23 Haziran 2020 Salı

X-Plane 11 S-TEC Autopilot Manual Türkçe V1

Elimden geldiğince dokümanı Türkçe'ye çevirmeye çalıştım ,eksiğimi mazur görün. 
Eksik veya yanlışları bildirebilirsiniz ben de tekrar düzenleyebilirim.
Bazı basit kelimeleri çevirme gereği duymadım.
Bir takım havacılık terimlerini olduğu gibi kullandım.
İyi uçuşlar.


https://drive.google.com/file/d/13wlYw_rWZAXuO2y2BEFXZTbywr9kbAoB/view?usp=sharing




22 Haziran 2020 Pazartesi

X-Plane 11 Cessna 172 Pilot Operating Manual Türkçe V1

Elimden geldiğince dokümanı Türkçe'ye çevirmeye çalıştım ,eksiğimi mazur görün. 
Eksik veya yanlışları bildirebilirsiniz ben de tekrar düzenleyebilirim.
Bazı basit kelimeleri çevirme gereği duymadım.
Bir takım havacılık terimlerini olduğu gibi kullandım.
İyi uçuşlar.



https://drive.google.com/file/d/1wpui1ge2JabHFv858uWxjaduMMDbXGnf/view?usp=sharing




6 Nisan 2015 Pazartesi

Deep Web ya da Derin İnternet

Merhaba değerli okurlar. Bugün değineceğim son yılların en popüler konularından biri olan Deep Web ya da gizli internet.
Malum çoğumuz bilgisayarımızın veya akıllı cihazlarımızın başına geçtiğinde yaptığımız; Facebook’ta gezinmek, Youtube’da video izlemek, alışveriş sayfalarında para harcamak gibi sıradan şeylerdir. Fakat Web gibi insanlar tarafından kurulmuş bu sınırsız dünyanın aslında kendi yaratıcılarının bir simülasyonu olduğunu çoğumuz bilmeyiz.
Nasıl ki insan doğasının evrensel iyilik mekanizmalarına eğilimli olduğu bilinse de negatif yanlara eğilimi de su götürmez bir gerçektir. Ve bu insanın ürettiği simülasyonun da tek taraflı(hep sıradan, hep iyi) olabileceğini ummak saflıktır.
Nasıl ki dünyada adaletin savunucusu olan iyilik melekleri varsa insanı suça ve kötülüğe çeken şeytanlar da mevcuttur. Bu karanlık izler şehirlerin yeraltı şebekeleridir. Gizli kapaklıdırlar. Fakat onlar görmek isteyenlere görünürler.
Web adlı bu simülasyon ise tıpkı hayatın gerçekleri gibi sanal-gerçeklerle kaplıdır. Amazon ormanlarının derinlikleri veya derin denizler gibi hala keşfedilmemiş yerlerinden tutun da şu an gezdiğiniz geniş caddelerine kadar simüle edilmiştir. Sizin adım attığınız yerin çok derinlerinde sizden habersiz şeyler dönmektedir. Bunları bazılarımız bilir veya tahmin ederdik hep.
İnsanoğlunun davranışsal, duyusal ve bilişsel simülasyonunun dünya jeolojik katmanlarına benzer katmanları vardır. Biz şu an en yüzeysel katmanda gezinmekteyiz. Bu tabaka tıpkı dışarda kahve içip bir mağazaya girip alış veriş yapmak gibi yasal şeylerden oluşmaktadır. Güvenlik kameraları tarafından takip edilirsiniz, kolluk kuvvetleri ihtiyaç halinde düzeni sağlarlar. Görmeseniz de aslında sıkı bir kontrol vardır. Web alanın da ise bunu NSI, FBI veya ülkelerin istihbarat birimleri yapar. Bazen de devletler siteleri engellerler. Hiç bir hareketiniz gizli kalmaz, kalamaz da. Ki günümüzde NSI'in takibiyle ilgili sansasyonel haberler de gün yüzüne çıkmıştır.
Şimdi gelelim şu derin web dünyasına... Elinizdeki bir şeyi kimsenin görmesini istemiyorsanız ve bunu sadece sizin veya istediğiniz kişilerin görmesini istediğiniz gizli bir yere koymak istiyorsanız onu kilitli bir yere koyarsınız ya da gizli bir yere gömersiniz. Parolayı veya haritayı paylaşmak artık sizin elinizdedir. İşte derin web te yapılan da budur. İnternetin yüzde 95 'ini kapsayan gömülü sınırsız kaynaktır.
Bu alanın tamamını negatif amaçlı düşünmek yersizdir. Bazı üniversitelerin “database”lerinden tutun da devlet kurumlarına kadar aklımızın alamayacağı kadar veri bu alanda saklanır. Bazen çok yararlı bilgilere ulaşılırken bazen de bizlerin işine yaramayan enformasyon karşımıza çıkabilir.
Peki, bunu nasıl başarırlar. Günümüzde internet siteleri ön plana çıkabilmek için arama motorlarına ihtiyaç duyarlar. Sitelerini paralar dökerek arama motorlarının görebileceği şekilde optimize ederler. Buna SEO denir. Deep Wep’te ise tam tersi olarak arama motorlarının görmeyeceği şekilde ayarlanır.(Eskiden devletler daha Web'e el atmadan bunlar da arama motorlarında gözüküyordu.)Google da veya başka bir arama motorunda bulunamazlar. Sadece sitenin adresini bilenler ulaşabilirler. Tabi bazılarında adresi bilmeniz bile işe yaramaya bilir. Kullanıcı adı ve parolası isteyebilir.
Bu derin internetin yaralı olduğu gibi karanlık tarafları da vardır. Buna ise Dark Web denir. Bu kısma artık kullandığınız sıradan bir tarayıcı ile(Chrome, Firefox, vb.)girmeniz mümkün değildir. Bilgisayarınıza özel bir tarayıcı kurmanız gerekmektedir. Bu tarayıcının adı TOR dur. TOR bilgisayarlardan oluşan yapay bir server ağı kurarak çok katmanlı bir güvenlik ağı oluşturur ve izlenmesi zordur. Belirli bir seviye de anonimlik sağlar. Tarayıcının arama motoru yoktur.(Olanlar da kısıtlıdır, pek işe yaramaz.)Kullanıcılar veya sahipleri tarafından paylaşılan .onion uzantılı adresleri vardır.
İşte sıkıntı burada başlamakta. Normalde Google da bir şey aratırken onu kategorize ederek site hakkında ön bilgiler verir ve biz ona göre girip girmeme arasında karar veririz. TOR ağında ise tamamen şansa kalmış. Karşınıza öyle şeyler çıkabilir ki ömrünüz de görmediğiniz duymadığınız belki de akıl bile edemediğiniz kötülükler karşılaşabilirsiniz. Çocuk pornosu, canlı işkence ve adam öldürme görüntüleri, kiralık katil ilanları, sapıklar, tarikatlar, uyuşturucu ve silah satışı, uluslararası terörizm ve aklımıza dahi gelmeyecek bin bir kötülükler...
Fakat bunların arasında gizli bilimsel deneyler ve görüntüleri, tarihi gizli belgeler, anlaşmalar, ilaç ve kimyasal bileşimler, Wikileaks belgeleri, casusların belge ve iletişimleri vb.
Bu gizli ve esrarengiz bilgileri edinebilmek için yukarıda bahsettiğim kötülüklere maruz kalabilme ihtimalini göze alıp TOR ağına girmek bana göre büyük bir hatadır. Sırf heyecan yaşamak için görebileceğiniz şeyler yüzünden psikolojiniz bozulabilir hatta kafayı sıyırabilirsiniz. Örneğin bu görüntüler İşid'in televizyonlardan gösterilmediği fakat internetten arayıp bulduğunuz kafa kesme videolarından kat be kat daha acımasız ve şiddet dolu olabilir. Bunlara maruz kalan insanların psikolojik yardım aldıkları konusunda enformasyon vardır.
Yine de ben sadist ruhluyum bunlara katlanabilirim diyorsanız. Buyurun derinliklere inin ama unutmayın sizi o derinliklere çekenler "Kesinlikle seni kimse bulamaz, burası çok güvenli! " dese bile inanmayın. Unutmayın ki Proxy ayarlarını değiştirseniz bile bilgileriniz o Proxy şirketinde kaldığından bu şirketler bilgilerinizi yasal mecralara istenildiğinde vermek zorundadır. Her ne kadar girişte vekil sunucu da ve TOR serverlarında atlama alanlarınızın takibi zor olsa bile her çıkış kaynağında iz bırakırsınız.
Bu esrarengiz Dark Web hacker kaynar. Yaptıkları suçları üstünüze atabilirler. Ayrıca güvenlik birimlerinin yemlerini de istemeden yutup kendinizi kodeste bulabilirsiniz. Örneğin uyuşturucu temini yapan bir siteye girdiniz, site aslında tuzak olup İnterpol’ün elemanları tarafından alıcıları tespit ve yakalama amacıyla kullanılabilir. Bir bakıp çıkayım demekle bile kapınızda güvenlik güçlerini bulabilirsiniz. Amerika’da kiralık katil tutmaya çalışan insanların büyük bir kısmı bu şekilde yakalanıp cinayete teşebbüsten içerde yatmaktadır. Silkroad adlı uyuşturucu satan site sahibi yakalanıp ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır. Ve bunun gibi nice olaylar vardır.
Eğer iyi niyetli ve meraklı bir insansanız, siz siz olun kesinlikle TOR ağına girmeyin. Zaten kötü insanlar kötülüğe ulaşmak için her yolu bilirler. Siz sadece uyanık olun. Zaten unutmayın ki hiç bir şey gizli kalmaz. Bunun en güzel örneği Wikileaks’tir. Dark Web'ten çıkıp televizyon kanallarına bile konu olmuştur. Zaten iki kişinin bildiği sır, sır değildir. Ve elbet kalabalıklar tarafından bilinir hale gelirler. Yeter ki uygun zaman ve şartlar oluşsun.
Şimdi buraya kadar yazılanların hepsi doğrudur. Bu bilgiler TOR kaynaklarına aynen ulaşarak edindiğim bilgiler olmayıp internette yaptığım çok sayıda araştırma sonucunda bulduğum bilgilerdir. Örneğin bir yanlışı anlamak için illa o yanlışı yapmaya gerek yoktur yanlış hakkında araştırarak da bilgi sahibi olabiliriz. Ve doğru ile yanlışı ortaya koymak ise yayınsal bir ilkedir. Onları seçmek bireyin özgürlüğündedir. Ben sadece öneride bulunabilirim. Ki önerimi de yazdım. Bir daha yazayım: Aman ha TOR alt yapısını kullanmayın!
Kısaca özetlemek gerekirse yer üstünde bildik yaşamımızdan yer altındaki kemirgenlerin ve hazinelerin olduğu tabakayı geçtik. Ve buraya kadar hepsi gerçek dedik. Bundan sonra anlatacaklarım ise komplo teorilerine ve matematiksel ihtimallere dayalı, hayali veya gerçek olduğu kanıtlanmamış katmanlar.
Bu katmanlardan ilki .closed uzantılı sitelerdir. Bu siteleri TOR tarayıcısında açabilirsiniz fakat gördüğünüz karman çorman rakam harf ve sembollerdir. Bu şifrelenmiş siteyi normal bir şekilde görüntüleyebilmek için özel olarak yapılmış modem veya türevi bir elektronik cihaza ihtiyaç duymaktadır. Wikileaks belgelerinin bu katmandan çözülerek sızdırıldığı düşünülmektedir.
Derine indikçe dünyanın en derin noktası olan Mariana çukurundan esinlenerek ismi verilen katmana geliyoruz. Mariana Web bir teoridir. Tıpkı Closed Shell Systems gibi. Tesla’nın kablosuz güç aktarımı deneylerinden esinlenerek oluşturulduğu tahmin edilmektedir. Klasik anlamda bir internet bağlantısından değil de atmosferden yayılan dalgaları alıp işleyen süper kuantum bilgisayarlarınca işlenip okunabilir. Âmâ ne ironiktir ki günümüzde böyle bilgisayarlar yoktur.(Bir iddiaya göre İBM tarafından geliştirildiği söylenir.)
Peki o zaman insanlığın şu an çözümleyemediği bu bilgi yığınını o zaman kim üretmiştir!? Bu bilgiler nelerdir? İşte bu sorulardan sonra efsaneler devreye girer. Matrix filmine konu olan bir sistemin varlığından bahseder bu teori. Yani tıpkı Ziyondakiler gibi sistemin farkında olanlar ve Matrix'te yaşayanlar arasındaki farka atıfta bulunurlar.
Tabi bu katmandan sonra War ve Primarch System katmanları iddiası var. Çok uçuk iddialar. Bu katmanların artık insan ve devletlerin denetiminden uzak olup tıpkı Terminatör filmindeki Skynet gibi bir ağ olduğundan ve tüm sistemi tetikleyen bir mekanizmadan bahsedilir(Hemen hemen).Yani bu da sanal tanrımız olsa gerek...
TOR ağından sonraki iddialar her ne kadar ihtimal ve teori de olsa insan bazen acaba gerçek mi diye sormadan da edemiyor? Bu arada iddiaların sahibi ben değilim fakat her kim ortaya koydu ise ya çok iyi bir bilim kurgu zekasına sahip ya da....Evet "da..." dan sonrasını getirip şu an yaşamını sorgulayan ve gerçeklik algısını kaybeden insanlardan bahsediliyor. Tamam, kabul Matrix hem sinemetrik hem de felsefik olarak çığır açtı ama realiteyi de kaybetmek çok acı bir durum olsa gerek. Kendi gerçeklerinizi kaybetmemeniz dileğiyle.



6 Kasım 2014 Perşembe

DVD'siz Usb Flash Disk ile format atmak

Format atmak için evi altüst edip dvd aramak mı?Bulduğun dvd bozuk mu?Flash diskin varsa at çöpe dvd'yi!Çözüm şöyle:

Malum günümüzdeki dizüstü teknolojilerinin özellikle optik sürücülerden malzeme ve işçilik kalitesinden çalması sebebiyle doğru düzgün dvd yakamayan sistemlere sahibiz.Özellikle internetin yaygınlaşması ve hızlanmasıyla,bulut teknolojilerinin artmasıyla,taşınabilir flash disk kapasitelerinin yükselmesiyle dvd'ler demode oldu.Masaüstü sistemlerinde bile artık yer verilmeyen dvd okuyucu ve yazıcıların yerine format işlemi iso kalıbını flash diske aktarmakla ve ardından bilgisayarın boot menüsünden flash diski en üste çıkarma işlemlerinin ardından yapılabiliyor.

Bu işlem için öncelikle ISO to USB programını indirip kurmalıyız.


Daha sonra açtığımız programda Browse kısmına tıklayarak İSO kalıbı şeklinde bulundurduğumuz işletim sistemimizi seçiyoruz.

Devamında işaretli kısımdan takılı olan flash diski seçiyoruz.File system seçeneğine tercihen fat32 veya ntfs diyoruz.Volume label kısmına ise ''pc_isletim'' ibaresini yazıyorum.Bootable,only....kısmına tik koyup Burn sekmesini tıklıyoruz.Çıkan uyarı sayfasına Evet dedikten sonra oluşturmaya başlıyor.Unutmamanız gerek önemli bir husus var.Bu işlem flash diskinizdeki daha önceki tüm verileri yok edecektir.

Bu işlem bitene kadar beklememiz gerekli.


Sırada boot ayarlamak var.Genellikle bilgisayarların ilk açılışında F12 tuşuna basarsanız boot menüsüne geçiş yaparsınız.Ama isterseniz Bios ayarlarından da ilgili menüye ulaşabilirsiniz.
Bu menüye geldiğimizde usb flash diskimizi en yukarı taşıyıp yaptığımız ayarı kaydetmek.


Kaydettikten sonra yeniden başlayacaktır ve sonra siyah ekranda formata başlamanız için herhangi bir tuşa basmanız istenecektir.Devamı normal kurulum işlemidir.Kolay gelsin.


11 Ocak 2014 Cumartesi

İnternet hızımızı öğrenelim!

TTnet müşteri hizmetlerinin yönlendirdiği hız testi sayfasına alternatif olarak size Ookla'nın hız testi sitesini tanıtacağım.

Adres bu:
http://www.speedtest.net/

Görmüş olduğumuz siteye girdiğimizde bu harita bizi karşılamakta.


Bu harita üzerinde begin test'i tıkladığınızda IP'nize en yakın sunucudan hızınızı en doğruya yakın ölçmeye çalışır.Genel de çıkan rakamlar doğrudur.


Görmüş olduğunuz download hızı TTNET'in 8 Mbps ye kadar bana sunduğu hız.Fakat daha 8 Mbps yi göremedim doğrusu.(Darısı Fiberin başına!Hedef 20 Mbps!)
Şimdi bu testte günlük en çok girdiğimiz adreslerin sunucularını Türkiye'de olduğunu farazi olarak kabul ettik.


Fakat günlük hayatta kullandığımız çoğu web adreslerinin sunucuları yani serverları Amerika'da bulunmakta ve önemli olan da o server üzerindeki hızımız. Yukarıdaki resimde California eyaletinden seçtiğim server üzerinden denedim ve rakamlar hemem hemen aynı çıktı.

Sizler de hızınızı Amerika,Kanada ve Almanya gibi ülkeler üzerinden server seçerek doğruya yakın bulabilirsiniz.Size bu konuda fikir verebilir.

Ping değerleri ise mesafe arttıkça büyür.Bu doğaldır.Bunun net hızınızla pek alakası yoktur.Fakat online oyuncuysanız o zaman işler değişir.İyi online oyun performansı için iyi ping süreleri iyi ping süreleri için ise fiberi çaredir.Bazı DNS ayarlarının da pink süresini olumlu ya da olumsuz etkilediği görülmüştür.Google DNS kullandığım için bir miktar ping kaybolmuş olabilir.

Upload olarak da sıkıntı yaşayan bir ülkeyiz. Upload hızları yani karşıya gönderdiğimiz veri hızları ise diğer ülkeler gibi download hızıyla orantılı olması gerekirken oldukça azdır.

Speedtest sitesi mobil kullanıcıları da unutmamış. Bunu da belirtmeden geçemeyeceğim. iOSAndroid ve Windows Phone için sürümleri bulunmakta.Bu sayede wi-fi üzerinden hem ev-ofis dsl veya fiber hızınızı hem de mobil operatörünüzün sunduğu data hızlarını tespit edebilirsiniz.

Hızınızı test ederken modeme kablolu bağlanmanızı ve veri alış-verişi yapan her türlü programı ve tarayıcıları kapatmanızı tavsiye ederim.

Kolay gelsin...

Ookla Speedtest puts the most sophisticated broadband testing and analysis tools into the hands of anyone interested in finding out just how connected they actually are. This free service from Ookla opens hundreds of testing locations around the world to anyone curious about the performance of their Internet connection. Use our service to view your service's performance history, then share and compare with others near you - or around the globe.
Performing over 50 million tests every month, Ookla Speedtest is the global standard in Internet connection testing. Available on the web and on the iPhone and Android mobile platforms, the data collected powers the unparalleled global broadband statistics site Net Index where you can browse top bandwidth speed by country, or narrow down statistics to very specific locations.

Good Luck!